8

Saat gece 04:00 küsur. Odamın camından dışarıya bakarken konuşuyorum kendimle. Öylesine muhabbet ediyoruz, bir kaç bel altı fıkra anlatıp eğleniyorum onunla. Dalga geçiyorum, o kadar savunmasız geliyor ki gözüme. El falına bakıyorum, uzun uzun inceliyorum ellerini. Yalnız gecelerde hep avuç içlerime bakarım, ellerimle ilgilenirim hep sebepsiz yere. Gülümsüyorum el falına, çünkü elleri o kadar yalnız bakıyorlar ki. Kokluyorum sonra, o kadar soğuk ki başkasının kokusu, çok uzaklaşmış olmalı, yıllar kadar. Avuç içindeki çizgilerini şuan göremiyorum, ayalarında hep tırnak izleri… Zaman zaman nefret ediyorum o savunmasızlıktan, yalnızlıktan ve genel olarak ondan. Üşüsün istiyorum, camı daha çok aralıyorum. İçeri gece soğuğu doluyor birden, gece kokusuyla birlikte. Ağlasın istiyorum, şöyle bir iki kere tokatlamak ve saatlerce ağlamasını sağlamak istiyorum. Öyle çok şey götürdü ki benden, her “kalp mi mantık mı?” sorusunu sorduğumda istemediğim cevabı verdi. Eline ne zaman hayali bir silah versem ve kendini kalbinden mi beyninden mi vuracağını sorsam, hep kalbinden dedi. Hiçbir boka yaramayan kalbinden… Beyni sadece vurdum duymaz bir hayalperest gibi saçmalayıp, yaşadığı andan hiç zevk almayıp ve her şeyi darmadağın edip ona kalbinden daha çok zarar verirken, o her zamanki duygusallığıyla tamamen silahı kalbine doğrulttu hep. En azından kalbi sağlam olsa, beyni olduğu anın kıymetini bilirdi belki. O sırada elime kağıt kalem alıp “Ben nerede değilsem orada mutlu olacakmışım gibi gelir. Charles Baudelaire” yazdım ve sokağa bakan cama yapıştırdım. Camdan dışarı her baktığında evinin başka bir şehirde olmadığını birinin ona hatırlatması gerekiyordu. “Bu yalnızlıkta kimseye bu görevi veremeyeceğim, iç sesimle hala sadece ben konuşabiliyorum.” dedim sonra kendime. Radyoda Cheers Darling çalmaya başladı o an, eşlik ettim;


“Cheers darling,
I just hang around and eat from a can
Cheers darling,
I got a ribbon of gren on my guitar
Cheers darling,
I got a beauty queen
To sit not very far from here..”


Gülümsedim camdan yansıyan siluetime. Ne kadar perişandı sokağı izleyen halim. Sonra elimdeki su bardağının altını hafifçe cama çarptım, “Cheers Darling” dedi karşımdaki siluet aynı anda bana. İnsan kendinden başka kime daha iyi derdini anlatıp, kiminle daha iyi şerefe’leşebilir ki…

This entry was posted on 25 Eylül 2012 Salı. You can follow any responses to this entry through the RSS 2.0. You can leave a response.

Leave a Reply