3


Sonunda yataktan kalkabildim. Ah bu bacağımın ağrısı.. Fena burkmuşum gece. Radyo ağrımı hafifletebilir belki.. “It’s a Heartache” çalıyor; insanlığın kalbine yazılmış. Bu dağınıklığın arasından ne de güzel sesleniyorsun bana Bonnie Tyler. Koridordaki ayna gülümsüyor bana, arkada çalan şarkıyla titremeyi bırakmış, gözlerimin kenarlarını kırıştırmış. Uzun zamandır hiç bu kadar gülmemiştim, gülmenin bana yaradığını söylemeye çalışıyor sanırım. Tamam artık, bol sütlü kahve ısmarlamaya gidiyorum yorgunluğuma. Suyun kaynamasını beklerken, en sevdiğim kupayı alıyorum raftan, hala eski sevgilimin dudak izleri var üstünde. İzlemeye başlıyorum bardaktan ağzına düşen kahvenin akışını. Sonra boşlukta yere düşüp paramparça oluyor her şey; anıları peçeteyle silip, kahve kutusuna gidiyor elim ve bunlar çıkıyor içinden;

“ Ah bu kalem de alkollü, şaşırmadım. İçkiye biraz daha iyi davran, onun da ruhunu tüketme bu kadar. Şu an haline bakıyorum da, sigaran iki parmağının arasından bana bakıyor. İçkiyi içe içe beraber tükeniyorsunuz, dikkat et. Gerçi kim olarak kime konuşuyorum ki ? Buranın sarhoşluğunu alıp, Ankara’ya dönüyorum. Not: dolaptaki son birayı aldım, cazibeli bi’ soğukluğu vardı, dayanamadım. Şerefe! “

Şerefe! 


Gülümsüyorum küçük beyaz kağıt parçasına ve tam o anda, bütün bir gece gözümün önüne geliyor ve hatırlıyorum; sessiz ve kahkaha dolu dostluğu evimde ağırlamıştım, hem de ismini bile bilmediğim. Hoş, ayıkken de ismini bağışlamayı tercih etmemiş ama bunu bilmek ister miydim onu da bilmiyorum. Bilinmezliğin içinde kaybolmuş iki insanın isimleri var mıdır gerçekten? Hem bu dünyaya fırlatıldığımızda hangimiz isimlerimizi biliyordu ? O zamanlarda bunun bizim için bir önemi var mıydı? Bir şey’leri adlandırırken, biz’ler de adlandırılıyoruz, sonra elimizde olmadan yaşama sunuluyoruz. Çünkü o çok iştahlı bir hayvan ve bütün bu evren karmaşasında sadece bizi yutmak için inşa edilmiş. Oysa bütün bunlardan haberim yoktu ben doğarken, annem ile babamın da bunu bildiğini düşünmüyorum. Belki de en başından beri aralarında bir işbirliği vardı ve aralarındaki aşk bile yalandı. Her birimiz bu yaşamın senaryosuna aidiz ve rollerimiz çoktan biçilmiş, hiç edilmek için, yutulmak için.  Ama öğreniyoruz biz de yaşamayı, sevmeye başlıyoruz senaryolarını. Köpeğim var bu leş evde beraber yaşıyoruz, ismi “Bal”.

This entry was posted on 11 Eylül 2012 Salı. You can follow any responses to this entry through the RSS 2.0. You can leave a response.

Leave a Reply